İstanbul'da gezilip görünmesi gereken yerlerden biri. Müzenin bahçesindeki banklarda oturup saatlerce boğazı izleyebileceğiniz sessiz sakin yeşillik bir ortam..
Kısaca müzenin geçmişinden ve ismini nerden aldığından bahsetmek istiyorum;
50'li yıllarda Sakıp Sabancı'nın babası Ömer Sabancı, Mısırlı bir prensesten emirganda bulunan köşkü satın almıştır. Aynı sene satın alınan ve köşkün önüne koyulan Fransız heykeltıraşın yaptığı at heykelinden ötürü köşke ''Atlı Köşk'' denilmeye başlanmış.
Sakıp Sabancı bir süre Atlı Köşk'ü konut olarak kullanmış daha sonra içindeki koleksiyon ve eşyalar ile müzeye dönüştürülüp Sakıp Sabancı Üniversitesi'ne bağışlanmış.
Müzede; Mobilya ve Dekoratif Eserler, Resim ve Kitap Sanatları ile Hat Koleksiyonları vardı.Mobilyaların antika avizelerin büyük ve gösterişli (Phantom Of The Opera'nın meşhur avizesi kadar gösterişli değil.) olması, hat sanatlarının saf güzelliği, eski makas, kalemtraş,kağıtlar, padişahların tabloları ve arkada çalan insanın içine huzur dolduran tahminimce tasavvufi müzik insanı eski yıllarda yaşıyormuş gibi hissettiriyor. (Eskileri çok seven biri olarak.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder